‘Tarihin bir parçası olmak çok özel’

Ceren Naz Büyük Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2025 07:00 8 yaşında kaza geçirdi, iki bacağını kaybetti... “Uzun süre evdeydim ama sonra enerjik halimi hatırlayıp bir şeyler yapmaya karar verdim” diyen Ahmet Kaplan 5 yıl önce tenise başladı ve şimdi dünyanın 4 numarası. Wimbledon’da yarı finale yükselerek tenis tarihimizde ilkleri yazdı. Grand Slam’lerde, dünyanın en önemli kortlarında, dünyaca ünlü sporcularla birlikte mücadele ediyor. Kaplan’la spora başlamasını, azmini, Wimbledon’da yaşadıklarını ve hedeflerini konuştuk. Ahmet Kaplan (23) tenisin en prestijli ve en eski turnuvası Wimbledon’da (23 Haziran-13 Temmuz) tekerlekli sandalye tenisi tarihimizde ilkleri yazdı. İngiliz rakibi Andy Lapthorne’u yenerek çeyrek finalden yarı finale yükseldi. Ayrıca tüm Grand Slam’lerde (Uluslararası Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen dört büyük tenis turnuvasından her biri) oynayan ilk sporcumuz oldu. 8 yaşında geçirdiği elektrik kazasından sonra iki bacağını ve bir parmağını kaybeden Kaplan’ın hikâyesi bir başarı öyküsünden çok daha fazlası; vazgeçmemeyi, yeniden başlamayı ve tutkuyla hayata tutunmayı anlatıyor. Antrenmanlarına Slovak antrenörleriyle Slovakya ve memleketi Mersin’de devam eden, 24 Ağustos’ta başlayacak ‘Amerika Açık’ için hazırlanan Kaplan sorularımızı yanıtladı. Wimbledon’da yarı final oynadınız. Nasıl bir histi? Yarı final hem teklerde hem çiftlerde, tekerlekli sandalye tenisi tarihinde bir ilk oldu. Zorluydu ama güzeldi. Çime çok yatkın değilim, bu ikinci Wimbledon’ım. Geçen sene ilk çim deneyimimde bocalamıştım. Bu sene çok daha iyiydi. Çeyrek finalde oynadığım İngiliz rakip dünya 5 numarası, ben 4 numarasıyım. O gün kaybetseydim sıralarımız değişebilirdi. Hem oyundan hem sonuçtan hem de gelen tepkilerden memnunuz. Gurur verici! Sosyal medyada neler yazıldı ve paylaşıldı? Sevgi dolu cümleler geldi, kayıtsız kalmadılar. Maçlarım canlı yayımlandı. “Benim de şu engelim var, umut verdin” tadında söylemler beni gururlandırdı. Wimbledon’da en sevdiğiniz şey neydi? Sahaya adım attığında ‘Buraya daha önce binlerce tenis efsanesi ayak bastı’ diyebilmek gerçekten çok özel bir his. Kortun o yeşilliği, giyilen beyaz kıyafetler, geleneksellik... Atmosferin, tarihin bir parçası olmak çok özel. ‘RÜYADA GİBİYDİM’ İlk Grand Slam’inize çıktığınız anı hatırlıyor musunuz? 2023 Amerika Açık. İnanılmaz şoktaydım. Hayatımda hiç Grand Slam görmemişim, bütün sporcular restoranda, herkes aynı yerde. Herkesle eşitsin. Asansörde Carlos Alcaraz, Novak Djokovic yanında, Alexander Zverev... İnanılmaz bir ortam. Daha önce böyle büyük bir organizasyonda turnuva oynamamıştım. Grand Slam devasa bir yer! Kaybolmuş gibiydim. Lise yıllarımdan beri Amerika’yı görmek istiyordum. Rüyanın içine düşmüş gibiydim. Wimbledon’da sizle birlikte Zeynep Sönmez de dikkat çekti. Bir araya gelebildiniz mi? Hayır, çünkü bizimki ikinci haftada başlıyor, Zeynep’in maçı bitmişti. Çok büyük bir iş yapıyor, onu ve ekibini tebrik ediyorum. Tenise başlama hikâyenizi anlatır mısınız? 8 yaşında geçirdiğim elektrik kazasında iki ayağımı ve bir parmağımı kaybettim. Uzun süre evdeydim, sonra enerjik halimi hatırlayıp bir şeyler yapmaya karar verdim. Tekerlekli sandalye basketbol takımını denedim ama kulüp finansal sebeplerden kapandı. daha çok ilgimi çekti. İlk antrenörümle (Atilla Kökver) 5 yıl önce başladım, Türkiye’de ve uluslararası turnuvalarda oynadım. Şu an dünya 4 numarasıyım ve tüm Grand Slam’lerde oynayan tek sporcuyum. 5 yıl içinde bu müthiş başarıyı neye bağlıyorsunuz? Yeteneğin önemi yadsınamaz ama çalışmanın da çok büyük bir yer kapladığını söylemek gerekiyor. Haftanın 6-7 günü çift antrenman yaptığım zamanları, 11 hafta üst üste turnuva oynadığım dönemleri hatırlıyorum. Yeme düzeniniz nasıl? Çok şekerli sevmem ama yemeyi severim. Farklı lezzetleri ve kültürleri tatmayı seviyorum. Çok da seyahat ediyorsunuz, sizi en çok etkileyen ülke veya şehir hangisi? Avustralya ve Barselona. Futbolla aranız nasıl? Hala Madrid! (Real Madrid taraftarlarının kullandığı tezahürat) Küçüklüğümden beri inanılmaz bir futbol hastasıyım. 15-16 yaşındaki ‘wonderkid’ (genç yetenek) çocukları bile bilirdim eskiden. ‘SPONSOR BULMAK HÂLÂ ZOR’ En çok nerede zorlandınız? Sponsor bulamamak ve turnuvalara gidememek... Tenisi bırakma noktasına geldim. Türkiye’de yılın büyük bölümünde uluslararası turnuva olmuyor ve yurtdışına gitmek çok maliyetli. Dünya 4 numarası olmama rağmen hâlâ sponsor bulamıyorum. Turnuva oynamadan, malzeme alamadan tecrübe kazanmak zor. Engelli sporculara destek bilinci oluşturulursa firmalar sosyal sorumluluk projeleri kapsamında da destek olabilir. Umarım biraz katkı sağladım ve bu sporu daha fazla kişinin yapabilmesi için imkânlar artar. En büyük destekçiniz kim? Ailem. Sürekli yanımdalar. İlk yurtdışı turnuvamı karşılayan ve hâlâ yanımda olan Saltık ailesi ve şirketi... Onlara ne kadar teşekkür etsem az. Hedefleriniz neler? Grand Slam şampiyonluğunu bu güzel ülkeye borç biliyorum. Uzun vadede 2028 Paralimpik Oyunları’nda madalya hedefim var. 4 Grand Slam’de de oynadım. Çukurova Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisiyim. Antrenör olup aktarmak da hedeflerimden. Engelli gençlere ve spora başlamak isteyenlere ne söylemek istersiniz? Birçok insan tanıyorum engel nedeniyle bir yere gitmeyen, sosyallikten kaçan... Bir şekilde topluma kazandırılmaları gerekiyor ve kendilerinin de istemesi gerekiyor. İlla profesyonel olmak zorunda değiller, hobi olarak da yapıp hayatlarını değiştirebilirler. Bir sporla uğraşsınlar. Kötü enerjiden uzaklaşıp bir şeylerle ilgilenmeleri güzel olur. ‘TOM CRUİSE’LA TANIŞTIM’ ’da unutamadığınız bir anı var mı? Grand Slam’lerin şöyle güzel bir yanı var: Hiç kimseye ayrım yok. Bütün sporcular aynı restoranda yemek yiyor, aynı yerde dinleniyor. Yan masada Alcaraz (Carlos), karşımda Djokovic (Novak) oturuyordu, Sabalenka’yı (Arina) sık sık gördüm. Luka Modric’le fotoğraf çektirdim. Tom Cruise’la tanıştım. Turnuva bitmişti, ekip aşağıda araba ayarlamıştı. Her sporcu eve giderken resmi araçlarla bırakılıyor. Bizimkiler arabayı almaya gitti, ben çantamı aldım, iniyordum. Kapıyı açtım, bir baktım Tom Cruise! “Buyurun, siz geçin” dedim, o da “Yok, siz daha önemlisiniz, sporcusunuz” dedi. O an tamamen bittim! Aklıma fotoğraf çektirmek bile gelmedi. Bu anıyı ne zaman anlatsam arkadaşlarım inanmıyor. Haberle ilgili daha fazlası: #Ahmet Kaplan

Orijinal Haberi Oku